Zinde Kalmak İçin Adım 3: Önce Kendi Köşeni Aydınlat!

    aydnlat-2

    Kendi mutluluğumuzu yaratmak bizim elimizde! Bu kolay ve kutsal özelliğimizi çoğu zaman unuturuz. Unutmayalım ve önce kendi köşemizi aydınlatalım! Nasıl mı? Cevabı için okumaya devam edelim.


    Hayatın koşturması içinde bazı şeylerin sağlığınıza, ruh halinize ya da yaşantınızın geneline olumlu etki yaratmadığını bile bile yapmaya devam ettiğiniz oluyor mu? Veya bazı şeylerin yaşamınıza olumlu etki yaratacağını bile bile yapmadığınız oluyor mu? Yemeyeceğim deyip en kalorilisinden bir tabak tatlıyı yiyip, takılmayacağım dediğiniz konuyu günlerce zihninizde taşıyıp, hareketsiz kalmak bedene zararlı deyip haftalarca belki aylarca hareketsiz masa başında çalışıp durduğunuz zamanları hatırlıyor musunuz? Geçmişe bakıp, pişmanlıklar ve hayal kırıklıkları ile kendinizi eleştirdiğiniz veya geleceği düşünüp bir anlam bulamadığınız zamanlar… Peki sonra hayat neden bu kadar zorlu, sıkıcı dediğiniz zamanlar aklınıza geliyor mu?


    İşte değerli arkadaşlar, çoğu insan hiç çaba harcamadan mutlu olmak ister. Zira çaba harcamak sorumluluk almayı gerektirir. Bu da farklı bir tür cesaret ve korkusuzlukla mümkündür.

    İnsanlara mutluluğun tanımını yap dediğinizde herkes için farklı bir tanım olduğunu görürsünüz. Aslını isterseniz o tanım hiçbir zaman net değildir. Çünkü mutluluk görecelidir ve koşullara bağlıdır. Eğer koşullar o gün bizim istediğimiz şekilde oluşuyorsa mutluyuzdur. Koşullar değiştiğinde tekrar aynı stresli veya üzgün duruma geçeriz. Genellikle gerilim gibi olumsuz duygularımızın diğer insanlardan kaynaklandığına dair bir inancımız vardır ve bu inanç yüzünden sürekli diğerlerini işaret edip şikayet ederiz.


    Stres görüş alanımızı daraltır. Nasıl ki tünelde hızlı giden bir arabanın camından sadece tünel duvarlarını görebilirsek biz de stresimiz yükseldiğinde benzer şekilde dar bir çerçeveden bakmaya başlarız. Bu dar çerçevede sadece düşüncelerimize ve çevreden gelen yorumlara odaklanırız. Dolayısıyla konunun içerisinde bir tür kaybolma hali başlar. Sürekli kendimizi haklı görmeye veya tam dersi dövmeye yöneliriz. Zihnimizdeki konuşmalar bir türlü bitmek bilmez, sürekli bu durumdan ne kadar muzdarip olduğumuz düşüncesine kapılırız. 'Niye ben?' diyerek kaderimize küsmeye, çaresizlik hissiyle kurban olmaya başlarız. Burası iyi olmanın yanına bile yaklaşamadığımız, kendimizi durumun içinde kaybettiğimiz zamanlardır.

    Peki tam olarak ne oluyor ? Düşüncelerimiz bize dost olarak doğru yolu ve çıkışı mı gösteriyor? Yoksa sürekli yağan düşüncelerden zihin tıka basa doluyor, farklı bir bakış açısına geçmemizi mi engelliyor? Yani düşüncelerimiz dost değil bir tür düşman mı?

    Düşüncelerimizi doğru bir şekilde değerlendirme ve iyi olma kararlılığına ihtiyacımız var. Bu şekilde bir kararlılıkla yola çıktığımızda artık düşüncelerin ben'i ben yaptığı fikrinden kurtulmaya, düşüncelerimize aşık olmayı bırakmaya, farklı olasılıkları görebilmeye ve bakış açımızı değişip daha olumluya gidebileceğini fark etmeye ve kabul etmeye başlarız.


    Lao Tzu'nun dediği gibi; 'Binlerce kilometrelik yol tek bir adım ile başlar '

    Artık kendi yaşamınızın sorumluluğunu almaya hazırsanız, düşüncelerini gözlemlemeye başlamanın zamanıdır. Bir sonraki yazımda yapacağımız pratiklerle yolculuğumuza devam edeceğiz.

    Kemerleri takın, yolculuk devam ediyor.

    Sevgi ve Dostlukla,

    Gülfem Çakmakçı

    Kitap: Shunryu Suzuki : Zen Zihni Başlangıç Zihnidir

    TedTalk: BreneBrown https://www.ted.com/talks/brene_brown_on_vulnerability/transcript?language=en

    Egzersiz: Bir arkadaşınızla bir araya gelin. (Bu egzersizleri sürdüren ve bizi takip eden bir arkadaşınız olursa çok daha iyi) Yaşamdaki kararlılığınızı tartışın. Sizi karar verme ve kararları yerine getirme konusunda nasıl gördüğünü sorun ve yanıtını dinleyin. Siz de aynı sorunun yanıtını ona verin. Daha kararlı olmak ve kendimize ya da başkalarına verdiğimiz sözleri tutmak için nelere ihtiyacımız var sorusu üzerine düşünün, tartışın. Ortaya çıkardığınız sonuçları not edin. 

     

    Yorum

    Zaten Hesabınız Varsa Buradan Oturum Açın
    Henüz bir yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun

    Gülfem Çakmakçı 20 yılı aşkın süren Bilişim sektörü yolculuğunda, Seagate, Dell ve son olarak Lenovo gibi dünyanın önde gelen teknoloji şirketlerinde Türkiye, Orta Doğu ve Afrika’yı kapsayan liderlik görevleri üstlenmiştir. Kurumsal Liderliği süresince Değişim Yönetimi, Organizasyonlarda Yeniden Yapılanma ve Yüksek Performanslı Ekipler kurma konularına odaklı çalışmıştır. 2015 yılında Lenovo Genel Müdürlüğüne ve sektöre veda eden Gülfem, Profesyonel Yöneticilikten Lider Gelişimi çalışmalarına geçiş yaparak, kurucu ortağı olduğu Prana Danışmanlık ile ikinci kariyerine devam etmektedir.
    Organizasyonel Sağlık odaklı çalışmalarında, bireyin kendi potansiyelini açığa çıkarabilmesi için zihnin doğasına ve şimdiki zamana odaklı deneyimsel çalışmaları temel almaktadır. Odağında, birey, ekip ve kurumların güçlendirilmesine yönelik liderlik, çatışma ve uzlaşma, kişisel farkındalık ve hikayeler ile etki yaratma, bireysel ve sistem koçluğu ve mentorluk gibi alanlar bulunmaktadır.
    2011 yılından beri Uzakdoğu öğretileri ile kendi içsel yolculuğuna Cem Şen öğretmenliğinde devam etmektedir. Beden, Zihin ve Nefes üzerine Qi Gong, enerjinin doğru ve tasarruflu kullanımı, zihnin gerçek doğasını anlamaya ve arınmasına yönelik dinamik zihin pratikleri, meditasyon, konsantrasyon ve tam farkındalık çalışmaktadır.

    © 2024 BinYaprak. Tüm Hakları Saklıdır.
    Bir TurkishWIN girişimidir.