İngilizce Öncesi ve İngilizce Sonrası

    İngilizce Öncesi ve İngilizce Sonrası

    Sadece yabancı diziler izleyerek bile İngilizce öğrenebilirsin, ben Heroes izleyerek yıllardır zorlandığım İngilizcemi geliştirdim. Sen de yapabilirsin!

    Bir varmış bir yokmuş Doğa Tekin adında bir kızımız varmış. İzmirliymiş kendileri ve ilkokuldan hatta kreşten beri ufak ufak öğrenmeye başladığı İngilizce, haliyle ağırlaşan ortaokul, lise öncesi zamanlarda onu biraz zorlamaya başlamış, babasının arkadaşıyla birazcık birazcık ders çalışmaya başlamış. Her hafta çalışıyormuş, tamam notları yükselmiş ama kızımız yine de İngilizce konusunda kendini pek rahat hissetmiyormuş. O senenin İngilizce dersini orta üstü bir notla bitirmiş sonra da ver elini yaz tatili, kum güneş. Doğa muradına ermiş, biz çıkalım kerevetine demeyeceğim, çünkü hikayemiz daha yeni başlıyor.

    "Heroes" gel beni kurtar!

    Yani kısacası Doğa bendeniz olurum ve bu İngilizce başlarda okulda beni zorlayan ama çok da ilgi duyduğum, üzerine eğilmek istediğim bir konuydu. 7. sınıf yazında ortanca olan teyzem Güneş, dizi ve film izlemeye bayıldığımı bildiği için, eh bir de fantastik dedi tabi, Heroes diye bir dizinin elinde olduğunu ve benim çok sevebileceğimi ama maalesef alt yazısının olmadığını söyledi. Diziyi çok merak etmiştim ama alt yazısı olmaması benim için büyük bir problemdi. Teyzem yine de şansımı denemem için bölümleri bana verdi. İlk bölümün karşısına oturdum tık yok, sinir oldum tabi. Başa alıyorum sahneleri bir daha izliyorum, 40 dakikalık bölümü bitirmem saatlerimi aldı. 2. bölümü açtım yine aynı şekilde. 3, 4, 5 derken baktım bölümleri artık 40 dakikada, başa da sarmadan izler gibiyim. Hayatımda hiç bu kadar kendimle gurur duymamıştım. Hatta küçük bir sır vereyim bir şey benim gözümü korkuttuğunda aklıma getirdiğim ilk şeydir bu benim, bu kadar kısa bir sürede böyle bir şey başarmam.

    Ve sonsuza kadar İngilizce ile mutlu mesut yaşamıştı

    Yavaş yavaş işi ilerlettim sadece izlemek beni kesmemeye başladı. Ben de başladım bazen durdurup sevdiğim yerlerdeki replikleri tekrar etmeye, onların söylediği gibi söylemeye çalışmaya. Tabi yaz sonu okula bir döndüm, sanki İngilizce sınıfındaki geçen sene özel ders eşiğindeki Doğa değil de Amerika'dan yeni transfer. 7. ve 8. sınıfta evrim geçirmiş birisi. İngilizce resmen hobilerim arasına girdi. 

    Lisede de İzmir TAKEV'de (Türk Alman Eğitim Vakfı Okulları) okumaya başladım. MUN (Model United Nations) diye bir kulüp olduğunu duyunca siyasetle de ilgilendiğim için Birleşmiş Milletlerin öğrenci versiyonu olan bu platformda delege olarak bulunmak için o sene ilk kez kurulan MUN kulübüne girdim, sonra MUN'da devam ettim. 

    Üniversite başladı, derslerimin hepsi İngilizce, müzikale girdim İngilizce, eh Erasmus'a gittim o zaten mecbursun İngilizce. Kısacası hikayemizi şöyle bağlayabiliriz. İngilizce neymiş? İngilizce emekmiş ve tabi İngilizce güzelmiş ama İngilizceyi nasıl kendine sunduğuna bağlıymış sadece ders olunca her şey gibi sıkıcı ama hayatına sevdiğin şeylerle entegre edersen… 

    Doğa, gerçekten eriyormuş muradına bizi de kerevetine çıkmamız için teşvik ediyormuş.

    Bu yazı bin Yaprak Misafir yazarlarımızdan Doğa Tekin tarafından yazılmıştır.  

     

    Yorum

    Zaten Hesabınız Varsa Buradan Oturum Açın
    Henüz bir yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun
    © 2024 BinYaprak. Tüm Hakları Saklıdır.
    Bir TurkishWIN girişimidir.