Bilimin İncileri: Dr. Elanur Yılmaz ile Röportaj

    Bilimin İncileri: Dr. Elanur Yılmaz ile Röportaj

    Sizlere yaşam bilimi sektöründen çok değerli bir isimle röportajımızı sunuyoruz. Kendisi doktorasının ardından Koç Üniversitesi Zebra Balığı Laboratuvarında araştırmacı olan Dr. Elanur Yılmaz. Peki, Zebra balıkları nelerdir, ne işimize yararlar? Sağlık alanında araştırmayı seçenlere ne gibi tavsiyeler verilebilir? Bu ve daha fazla soru için hemen yazımızı okuyun!

    1) Sizi kısaca tanıyalım. Nerede doğdunuz, ne/ler okudunuz? 

    1985 yılının Ekim ayında, Karabük'te doğdum. Demir-çelik fabrikasıyla ünlü Karabük o zamanlar Zonguldak'ın bir ilçesiydi. Bir öğrencinin kaderini belirleyen etkenlerden birinin ilkokul öğretmeni olduğunu düşünüyorum ve ben bu konuda çok şanslıydım, çok iyi bir öğretmenim vardı. Liseyi Ankara Atatürk Lisesinde ve lisansı da Hacettepe Üniversitesi Biyoloji bölümünde okudum. Yüksek Lisansı Aydın Adnan Menderes Üniversitesi'nde popülasyon genetiği üzerine yaptıktan sonra, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji ve Genetik AD'de Prof. Dr. Özgül Alper'in danışmanlığında doktoraya başladım. Arada altı ay Hollanda Radboud Üniversitesi'nde İnsan Genetiği bölümünde Dr. Joris Veltman'ın ekibinde misafir araştırmacı olarak çalıştım. Doktora sonrasında da üç ay Max Planck Enstitüsü Kalp ve Akciğer Araştırmaları Merkezinde Dr. Didier Stainier'in ekibinde zebra balıkları üzerine yapılan araştırmalara katıldım.

    2) Şimdi ne yapıyorsunuz, hangi alanda çalışıyorsunuz?  

    Şu anda Koç Üniversitesi Translasyonel Tıp Uygulama ve Araştırma Merkezi (KUTTAM) Zebra Balığı Laboratuvarında ve Tıbbi Genetik AD'de Prof. Dr. Hülya Kayserili'nin ekibindedoktora sonrası araştırmacı olarak çalışıyorum. Araştırma alanımı kısaca, nadir görülen insan genetik hastalıklarının, gen düzenleme teknikleri kullanılarak, zebra balığında modellerini oluşturmak olarak özetleyebilirim. Böylece nadir hastalıkları daha fazla anlayabilecek, altında yatan moleküler mekanizmaları aydınlatabilecek ve dahası, olası tedavi yaklaşımlarını değerlendirebileceğiz. Zebra balıkları heyecan verici hayvanlar, model organizmalara ilgi duyan herkesin zebra balıklarını araştırmasını tavsiye ederim.

    3) Kariyerinizde dönüm noktası diyebileceğiniz anlar ve etkisi olan kişiler kimlerdi? 

    İnsan Genom Projesinin açıklandığı basın toplantısı sanırım en keskin dönüm noktasıydı. "Bir dakika, bu çok çılgın!" demiştim. Onun dışında, hepimizin hayatında, hayatlarımıza dokunan gizli kahramanlar vardır, olacaktır da ve onlar kendilerini bilmezler çoğu zaman. Üç an benim için dönüm noktasıydı; şehir değiştirip Antalya'ya gidişim, doktoraya başlayışım ve doktora savunmamda kurduğum bir cümleyle doktora sonrası için olan hayallerimin kapısının açılması. Kişiler bende saklı kalsın, onlar benim değerlerim. Sadece net bir şekilde şunu diyebilirim ki hayallerinizi yüksek sesle çevrenizle paylaşmaktan çekinmeyin. Sizin hayal sandıklarınızı gerçeğe dönüştürebilecek kişiler, o an tam karşınızda duruyor olabilir. Tecrübeyle sabittir. :)

    4) Mesleğinizi nasıl seçtiniz, karar anlarınızda neler etkili oldu? 

    Az önce de söylediğim gibi en büyük etken 2000 yılında İnsan Genom Projesi'nin (İGP) sonuçlarının açıklanması oldu. Canlılığa, canlının nasıl ve neden canlı olduğuna, evrime ve evrimin işleyiş mekanizmalarına olan ilgim giderek artmaya başlamıştı. Genetik de bunların tam merkezindeydi. 2003 yılında proje tamamlandığında üniversite sınavına hazırlanıyordum ve İGP hala fazlasıyla gündemdeydi. Gördüğüm her haberde heyecanlanıp "Genetik hakkında kesinlikle daha fazla bilgi edinmem lazım." diyordum. Ama yalnızca genetikle sınırlı kalmak istemedim, eğer severek okuyorsanız, biyoloji bilimi başlı başına bir bilgi denizi. Lisans döneminde başladığım su altı sporları da denizel canlılara ve popülasyon genetiğine ilgi duymamı sağladı. O dönem, çeşitli su altı bilim kamplarına katıldım ve sonunda sevdiğim iki branşı birleştirmek istedim. Sonrasında başka parametreler ağır bastı ve insan genetiği üzerine doktora yapmaya karar verdim. Bazen hayat sizin çizdiğiniz doğrultuda gitmeyebiliyor, üzülmeyin, yılmayın. Hayat; planlamadığım sonun, planladığımdan daha iyi yere vardığını gösterdi bana. Önemli olan azimle, istekle ve şevkle çalışmak.

    5) Aileniz kariyer yolculuğunuzda sizi nasıl yönlendirdi, destek oldu mu? 

    Üniversite sınavına hazırlandığım zamanlarda biyoloji veya diğer temel bilimleri okumak ya da bilim insanı olmak istemek, dürüst olmak gerekirse, ne bazı ailelerin ve öğretmenlerin ne de aynı sosyo kültürel çevreyi paylaştığınız diğer insanların çoğunluğunun pek de rağbet gösterdiği bir alan değildi. Biyoloji öğretmenim bile, biyoloji okumamı istememişti. Ama hayalim olan Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümüne yerleştiğim andan bugüne kadar, en büyük destekçim her zaman ailem oldu. Babamın tabiriyle "hep destek, tam destek" oldular, hem maddi hem de ziyadesiyle manevi. Minnettarım. Şunu belirtmem lazım ki akademik hayat kimseye gül bahçesi vaat etmez, yolu çetin ve zorlayıcıdır. Bu yolda, ailenizin ve yakın çevrenizin size olan güven ve desteği, sırtınızı dayayabileceğiniz en büyük güç oluyor. Siz ne istediğinizden emin olun, sadece puanınız yettiği için bölüm seçmeyin ya da aldığınız yüksek puan tıp, mühendislik ve hukuk harici harcanacak bir puanmış gibi davrananlara inanmayın. Sevdiğiniz bir alanı okumuyorsanız, yani önce siz kendinize destek olmuyorsanız, çevreniz de olmuyormuş gibi hissedebilirsiniz. Gerçekten ne yapmak istediğinize eminseniz de ısrarcı olun.

    6) Gün içinde zamanınızı nasıl değerlendirirsiniz? 

    Laboratuvar haricinde galiba... Aslında gün içinde laboratuvarda oldukça yoğun bir tempomuz var, çoğu zaman balıklarla ilgilenmek ve proje/makale yazmak, okumak ya da araştırma yapmak gibi akademik işlerle vakit geçiyor. Her gün, alanımla ilgili yeni çıkan makaleleri takip edip, güncel kalmaya çalışıyorum. İş haricinde ise, yakın arkadaşlarıma mutlaka zaman ayırıyorum. Kitap okumak, yemek yemek ya da su içmek gibi benim için. Müziksiz ve kahvesiz de olmaz. Fırsat buldukça yürüyüş yapıyorum veya koşmaya çalışıyorum. Bir dönem tenis oynayıp yoga yaptım, tekrar başlamayı planlıyorum. Açık bir zihin için, spor yapmanın kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum. Zihinsel olarak çok yorulduğum günlerde de film ya da kısa dizilere bakıyorum. Uzun sezonlu diziler pek bana göre değil. Pandemi öncesi tiyatro ve konserleri de yakından takip ederdim.

    7) Hayatınıza etki eden, ilham aldığınız kişiler kimler, bize onlardan kısaca bahseder misiniz? 

    Çalışmaktan yılmayan, akıl ve bilimi hep en önde tutan kişilerden her zaman etkilenmiş ve ilham almışımdır. Tabi ki en başta da Mustafa Kemal Atatürk geliyor. Onca imkansızlıklar içinde, hedefe giden yolda, bilimin ışığından bir an olsun vazgeçmemiş, sürekli okumuş, araştırmış, yoktan var etmiş bir insandan nasıl ilham alınmaz. Çağlarının çok ötesinde düşünüp araştırmalar yapan Gregor Mendel, Charles Darwin ve Rosalind Franklin'in yeri benim için ayrı olmuştur. Suna Kıraç ve Muazzez İlmiye Çığ da çok kıymetliler. Onlar'ın dışında birilerini idol almak pek bana göre bir eylem olmadı. Daha çok zekadan, yapılan işlerden etkilenen biriyim. Dolayısıyla bir hastanenin acil servisinde çalışan bir uzman hekimin hastasını yeniden hayata döndürüşünü ya da sistem bilimci bir eğitmenin, gençlerin hayatına dokunarak beyinlerini adeta bir beyin bükücü gibi şekillendirdiğini görmek; derin denizlerde yaptığı araştırmayı, vapurla karşıdan karşıya geçmek kadar naif bir şekilde anlatan ya da elde ettiği büyük verinin analizini basit bir matematik işlemi gibi yapanlar, tek bir alana takılmak yerine pek çok alanla aynı anda hakkını vererek uğraşabilenler benim için birer ilham kaynağı oldular.

    8) Kendimizi geliştirmek için hangi dijital kaynakları takip edelim? Mutlaka okumalısın dediğiniz kitaplar, izlemelisin dediğiniz filmler/diziler var mı? 

    Neredeyse bütün bilgiye kolaylıkla ulaşılabilecek sonsuz kaynak çağındayız. Önemli olan kaynağın ne kadar güvenilir ve güncel olduğu. Akademik çalışmaları PubMed ve Google Scholar gibi platformalardan takip edin. Twitter'da bile artık pek çok yayını bulabilirsiniz ama bence kendiniz okuyup anlamadan, alıntılanan yoruma güvenmeyin. 12 Kızgın Adam, Sınırda Yaşayanlar ve Annie Parker'ın Şifresi filmleri bence bilimsel bir süreci çok güzel anlatan filmler, tavsiye ederim. Evrenin İşleyişi belgeseli de mutlaka izlenmeli. Kitaplara gelince, popüler bilim kitaplarını yakından takip etmenizi öneririm, ama ilk basım yıllarına bakarak. Ne kadar eskiyse, bilgi de muhtemelen o kadar eskidir. Nutuk, İçimizdeki Balık, Bir Astronottan Hayat Dersleri, Tahıl'a Karşı, Yaratılıştaki Çatlak, Carl Sagan'ın tüm kitapları ve Yaşamın Sırrı DNA kitaplarını ilk aklıma gelenler olarak sıralayabilirim.

    9) Yaşam bilimleri alanında kariyer yapmak isteyen veya kariyerinin başında olan kişilere tavsiyeleriniz neler olurdu? Ne yapmalılar, nelerden kaçınmalılar? 

    Bilimde hep yolun başında oluyorsunuz. Bilimle uğraşmak, bilimsel araştırmalar yapmak, bence bir kişinin kendisine yapabileceği en büyük yatırım. Sahip olduğunuz zamanın kıymetini bilin. "Yapamazsın", "olmaz" diyenlerden uzak durun. Çok çalışmanız gerektiğini, yeri geldiğinde geceleri ve hafta sonları da çalışmanız gerektiğini mümkün olduğunca erken kabul edin. Bilim çok hızlı ilerliyor. Güncel yayınları ve yöntemleri takip etmek, gerekiyorsa gidip öğrenmek zorundayız, bu kaçınılmaz. Araştırmalarınızdan elde ettiğiniz sonuç, her zaman sizin istediğiniz ya da beklediğiniz gibi çıkmayacaktır. Ne olursa olsun dürüst olun. Unutmayın, bu da bir bilgidir. Bilim, yalanlanabilir değil yanlışlanabilir olandır. Yalan bilgi üretmeyin, er geç anlaşılır ve bunun kariyerinizde telafisi olmaz. Bunu artık söylemeye gerek yok belki ama mutlaka en az bir yabancı dil öğrenin. Hatta içinde bulunduğumuz büyük veri çağında, kodlama dilini de öğrenmek zorundayız (benim de bu konuya acilen el atmam lazım. Tek bir alana tıkılıp kalmayın, farklı branşlardan arkadaşlarınız olsun. Onlarla geçirdiğiniz vaktin kıymetini bilin, onların size katacakları deneyim yolunuzu daha da aydınlatacak. Hırstan ziyade azimli olun, merak iyidir ama kalıcı olan ilgidir, ilgi duyduğunuz konulara odaklanın.

    10) Tekrar 20 yaşına dönseydiniz neleri farklı yapardınız? 

    Açıkçasını söylemek gerekirse, bir "keşkem" yok. 20 yaşlarında ve hatta daha da başa sarayım, tüm hayatım boyunca, iyisi ve kötüsüyle başıma gelenler olmasaydı, şu an burada olamazdım. Olduğum kişiden memnunum ve daha da iyi olmak için çalışmaya devam ediyorum. Sadece kendime tavsiye verebilirdim, özellikle de akademik hayatın başında: "Yapamazsın" diyenlere ya da "yetersiz" hissettirenlere kulaklarını tıka ve sık sık hatırla, bu seninle değil, kendileriyle ilgili. Zamanını, değiştiremeyeceklerin için harcama.

     

    Yorum

    Zaten Hesabınız Varsa Buradan Oturum Açın
    Henüz bir yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun
    <p> </p> <p>Fulya Mina Küçüktaş, 9 Eylül 1997’de Seyhan, Adana’da doğdu. Lise döneminde tiyatro ile ilgilenen ve çocuk hakları, özellikle kız çocuklarının eğitim haklarıyla ilgili projelerde yer alan Mina, şu anda Abdullah Gül Üniversitesi’nde moleküler biyoloji ve genetik öğrencisidir. Gönüllülük çalışmaları ve kulüp etkinliklerinde aktif rol almaktan, sosyal olmaktan, psikoloji ve sosyolojiyle ilgili okuma ve araştırma yapmaktan hoşlanır.</p>
    © 2024 BinYaprak. Tüm Hakları Saklıdır.
    Bir TurkishWIN girişimidir.