Bedrettin Gürcan ile Avrupa'da Hukukçu Olmak ve Hukukun Geleceği Üzerine

    bedrettin-grcan-kapak-fotoğraf Avukat Bedrettin Gürcan

    Bedrettin Gürcan ile gerçekleştirdiğimiz keyifli sohbetin sizlere ilham olması dileğiyle... 

    Merhaba, sizi tanıyabilir miyiz?

    Merhabalar. Bolu'da doğup lise eğitimim için 13 yaşında Ankara'ya taşındım. 4 yıllık yatılı okuldan sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazandım. (Çift grubundaydım.)

    Genel anlamda hep ticarete yatkın olduğumdan Boğaziçi İşletme hedefi ile çıktığım yolda ikili bir ayrım yaptım. İşletme okuyacaksan Boğaziçi. Boğaziçi olmazsa İstanbul Hukuk. Bir şekilde ilk başlarda istemeden hukuk fakültesi yazdım. Beyazıt kapısından girip Türkiye'nin en büyük amfisindeki ilk dersimde Prof. Dr. Semih Gemalmaz Hocamızın dersinden sonra hukukun diğer bölümlere özellikle işletmeye kıyasla çok daha pratiğe yakın bir fakülte olduğunu fark ettim. Özellikle en sevmediğim dersin iktisat olması (Örümcek ağı teoremleri vb.) hukuk fakültesini seçmekte tesadüfi de olsa benim için çok doğru bir tercih olduğunu gösterdi.

    Bugün geldiğimiz noktada uluslararası bir hukuk bürosu olan GurcanPartners'ın kurucu ortaklarından biriyim. Toplamda 9 ülkeden 13 farklı partnerimizle faaliyet göstermekteyiz. Uluslararası Şirketler Hukuku, Gayrimenkul Hukuku ve Bilişim Hukuku 3 ana çalışma alanımız. Şahsen hali hazırda Macaristan'ın en iyi hukuk fakültelerinden biri olan Szeged Üniversitesi Hukuk Fakültesinde Doktora Adayıyım. Araştırma konum Blok Zinciri Teknolojisinin Hukuki Çerçevesi. GurcanPartners'ın yan şirketi olarak BlockchainLawLab isimli de uluslararası bir danışmanlık şirketimiz var.

    Macaristan'a gitme hikayeniz nasıl şekillendi? Kendi işinizi kurmaya nasıl karar verdiniz ve bu yolculukta ne tür zorluklarla karşılaştınız? Bu süreci nasıl yönettiniz?

    İstanbul Hukuk'tan mezuniyetimin ardından İstanbul Özel Hukuk Yüksek Lisansına kabul aldım. Çok değerli hocalarımızla çalışma fırsatı buldum. Bu süreçte yasal avukatlık stajımı tamamladıktan sonra deniz hukuku alanında uluslararası bir büroda çalışmaya başladım. Bu süreçte ailemin ticari faaliyetlerinin belirli sebeplerden bozulması beni çok hızlı şekilde özellikle şirketler hukukunda uzmanlaşmaya itti. Bu süreçte kendi adıma bir blog sayfası açıp girişimcilik ve hukuk alanında yazılar yazmaya başladım. Endeavor Derneğinin Case Campus projesinde kazandığım pratik girişimcilik tecrübesi ile blog sayfam da oldukça rağbet gördü. Bu süreçte legal-tech alanında araştırmalara başladım ancak aklımdaki projeyi gerçekleştirmek için gerekli zamanı tam zamanlı olarak çalışma ile aynı anda yürütemeyeceğimin farkına varıp yurt dışı burslarını araştırmaya başladım. Bu süreçte Macar Devlet Bursunun Uluslararası İlişkiler Yüksek Lisansı için bursuna denk geldim ve kabul aldım. Çok hızlı bir kararla kendimi Tuna Nehrinin incisi Budapeşte'de buldum. İki yıllık master sürecinde 2 yıl önce yayınladığımız Türkiye'nin ilk yapay zeka tabanlı avukat chatbot'u ve de yasal dokümantasyon sitesi olan Hukuk Deposu'nu yayına aldık. Bu süreçte sitemizin hazırlığı Avustralyalı co-founder'ımız ile yaklaşık iki yıl sürdü. Bu süreçte Dünya'da legal tech in en fazla geliştiği ülke olan ABD'ye gitme gereği hasıl oldu ve 6 ay kadar New York'a taşındım. Budapeşte'ye döndüğümde Hukuk Deposu yanında avukatlık mesleğinin de teknolojiye ayak uydurması gerektiğini düşünerek inovasyon önceliği olan bir hukuk bürosu başlatma yönünde karar aldık. Merkez Budapeşte olmak üzere İstanbul'la birlikte hukuk büromuzu kurduk. Bu süreçte ortaklıkların kurulması, limitli sermayenin şekillendirilmesi, ülkeler arasındaki dil ve kültür farklılıkları ve lisans şartları bizi en çok zorlayan meseleler oldu.

    Türk bir avukat olarak Avrupa'da nasıl çalışıyorsunuz? Avrupa'da yaşamanın mesleki ve sosyal yaşamınız bakımından artıları ve eksileri nelerdir?

    Öncelikle Türk Vatandaşı olarak Avrupa'ya taşınmak vize kısıtlamaları yanında sermayemiz olan kendi dövizimizin son yıllarda olan kaybı sebebiyle her geçen zorlaşmakta. Avukat olarak başka bir ülkede çalışma ise özellikle Kara Avrupası Hukuk Sistemlerinin kullanıldığı ülkelerde oldukça zor. Denklikler genelde 3-5 yıllık süreçler almakta. Bu süreçte taşındığınız ve faaliyet göstermek istediğiniz ülkenin dilini çok iyi şekilde öğrenmek zorunluluğu ile karşılaşıyorsunuz.

    Avukatlık mesleğinde ise Türkiye ile Avrupa pratiklerindeki en büyük fark avukatlara duyulan sistemsel güvende öne çıkmakta. Avukatların imzası ciddi bir değer taşımakta ancak bu haklar belirli sorumluluklarla geliyor. Baro kaydı için mesleki sorumluluk sigortaları bunlardan biri.

    Sosyal hayat anlamında ise İlber Hocamızın da üstüne basarak ifade ettiği gibi toplumsal nezaket kavramının Avrupa'nıj genelinde ileride oluşu yaşam konforunuzu şüphesiz geliştirmekte ancak Avrupa genelinde özellikle Batı Avrupa'daki bireysellik ise bizim gibi daha sıcak kanlı ve topluluklar halinde yaşam tecrübesi olan toplumlar için ister istemez zorlukla yaşatmakta. 

    Yurt içinde ve dışında hukuki açıdan ne gibi benzerlik veya farklılıklar gözlemliyorsunuz?

    Öncelikle kendi uzmanlık alanımız olan şirketler hukukundaki Alman ağırlığı Kara Avrupası Hukuk Sistemlerinde kendini hissettirmekte. Bu noktada şirket tipleri, sorumluluklar, genel yapılar benzerlik göstermekte.

    Davalarda ise arabuluculuk kavramının farklı uygulamaları var. Hukuki süreçlerde avukatın öneminin Türkiye'ye kıyasla biraz daha fazla önemli olduğunu söyleyebilirim. Ancak süreçler konusunda genel anlamda adaletin geç tecellisi genel bir problem olarak gözükmekte. Avukatların Türkiye'de noterlerin yaptığı birçok işi yapabildiğini söyleyebiliriz.

    Hukukçu kimliğinizin yanında çok başarılı bir girişimci kimliğiniz de var. Bu kimliğinizi de yakından tanımayı çok isteriz; bize yasal teknolojiler üzerine çalışan bir girişimci olma yolculuğunuzun nasıl şekillendiğinden söz edebilir misiniz?

    İlk iş yerimi lisedeyken açtığımdan her zaman girişimcilik hayatımın tamamlayıcı bir parçası idi. Bu konuda teknolojiler alanındaki ilk ilgim yabancı kaynaklar sayesinde oluştu. Özellikle Türkiye'de de 2010'larda oldukça popüler olmaya başlayan girişimcilik kavramının 21.yy. ekonomisinde çok ciddi değişiklikler yaratmaya başlaması ilgimi daha da arttırdı.

    Bir hukukçu olarak hukuk ile teknolojinin potansiyel kullanım alanları üzerinde kafa yormaya başladık. Bu noktada öne çıkan ilk girişimler özellikle Anglo-Sakson Hukuk Sistemlerinde dokümantasyon ve içtihat arama modülleri. Ayrıca bu ülkelerde avukatlık hizmetlerinin çok daha pahalı ve reklam kısıtlamalarının az oluşu bu alanda teknoloji şirketlerine daha fazla alan açmış durumda. Hukuk Deposu ile Amerika olan sözleşme hazırlama platformları ile o yıllarda yeni yeni popüler olan yapay zeka tabanlı chatbot'ları birleştirdik. Bize çok fazla katkısı oldu. Şu anda ise Blok Zinciri Teknolojisi tabanlı özel bir tahkim modeli üzerinde çalışmaktayız.



    Hukukun geleceği sizce nedir? Yapay zeka üzerine çalışmalarınız doğrultusunda hukukun bu büyük değişimden nasıl pay alacağını düşünüyorsunuz?

    Öncelikle birçok alanda olduğu gibi hukuk alanında da insan karar verme süreci dışında kalan kaba tabirle kağıt işleri ve bu işi yapan kişiler için iş alanları büyük oranda ortadan kalkacaktır.

    İçinde bulunduğumuz corona krizi de dijitalleşmeyi büyük oranda arttırdı. Önümüzdeki yıllarda mahkemeye çok fazla gitmemize gerek kalmayacağını söyleyebilirim. Çin'deki online mahkeme denemeleri, Avrupa Birliği'nin online çözüm yolları (ODR) dijitalleşme ile yargılama sürecini kısaltacaktır. Bu noktada özellikle ceza hukukunun teknolojiye daha geç ayak uyduracağını düşünüyorum. (Mahkemedeki sanıkların hal tavır önemi veya Anglo-Sakson sistemlerde jüri değerlendirmeleri)

    Ancak bu noktada mahkemelerdeki kanıtların ve bu kanıtların değerlendirilmesi konusunda bilirkişilik kurumunun büyük oranda dijitale kayacağını düşünüyorum. (Bir çek üzerinde imzanın orijinalliğin tespiti için yapay zeka kullanılabiliyor)

    Kimlik tespitleri konusunda yine teknoloji oldukça ilerlemiş durumda. Hukuk bu süreçte şahısların kişisel haklarının korunması yönünde önemini arttıracaktır. Cambridge Analytica skandalı ile oldukça dikkat çeken kişisel veriler konusunda hukukçulara yeni iş alanları çıkacaktır. Ancak hukukçuluk ve de özelinde avukatlık yeni kurulan sistemlerde yerini şüphesiz alacaktır. Nasıl ki günümüzde herkes 20 yıl öncesine göre çok karışık gözüken sosyal uygulamaları hayatının ayrılmaz parçası gibi kullanılıyor, bundan sonra da yazılım ve teknoloji avukatların iyi bilmesi gereken alanlardan olacağı kanaatindeyim.

    Kariyer yolculuğunuzda nereden ve nasıl ilham alıyorsunuz? Nasıl motive oluyorsunuz?

    En büyük motivasyon kaynağım tanıştığım dünya görüşü olan insanlar ve bol bol seyahat etmek. Şu ana kadar ziyaret etme fırsatı bulduğum 38 ülke bana çok şey kattı. Merak, bence başarının en büyük anahtarlarından. Merak edin. Bazısı okuyarak, bazısı seyahatle bazısı ile gözlemleyerek bu merak duygusunu bilgiye dönüştürebiliyor.

    Bu kariyer yolculuğunda sizin önerdiğiniz ve 'mutlaka olmalı' dediğiniz mesleki beceriler, sosyal yetenekler nelerdir?

    Öncelikle sosyallik ve kaliteli çevrelere dahil olmak her meslek için oldukça önemli. Dil konusunda İngilizce'nizin iyi seviyede olması Dünya'yı size açmakta. Bence hukukçular olarak dürüstlük kavramı ve mesleki onurun korunması çok önemli. Araştırma arzusu ise iyi bir hukukçu olmak için en önemli özelliklerden.

    Türkiye'de eğitim alıp Avrupa'da kariyer yapmak isteyen gençlere tavsiyeleriniz nelerdir?

     Bu noktada amacın netleştirilmesi oldukça önemli. Zira buradaki hedef Avrupa'da mı yaşamak yoksa alanınızda ilerlemek mi?  İlgi duyduğunuz konuda en iyi ülkeleri araştırıp oradaki fırsatları kovalamak gerekiyor. Öncelikle kolay olmadığını ve zorlanacağınızı söylemek isterim. Ancak insanı geliştiren de kesinlikle bu zorluğun kendisi. İlk kendimizi tanımalı sonra istediğimiz alana yoğunlaşmalıyız. Ve de Avrupa'nın çok daha rekabetçi olduğunu göz önünde bulundurup kendimizi öne çıkaracak yetkinliklerin geliştirilmesini öneririm.

    Türkiye'de eğitim alıp Avrupa'da kariyer yapmak isteyen gençlere tavsiyeleriniz nelerdir?

    Öğrencilik hayatım boyunca Aegee, Elsa, Aisec gibi birçok sosyal kulübe dahil oldum ve de İstanbul Hukuk Girişimcilik Kulübü'nün (IGK) de kurucularından biri oldum. Bugün öğrenciliğime dönsem bu kuruluşlara daha fazla dahil olur, ve de yurt dışı opsiyonlarını daha uzun dönemler halinde değerlendirmeye çalışırdım. Mümkün oldukça fazla yerde staj yapmak, çevrenizi geliştirip bu iletişimleri devam ettirmek oldukça önemlidir. MERAK ETMEK bence bilgiye giden yolda ilk adım olacaktır.


     

    Yorum

    Zaten Hesabınız Varsa Buradan Oturum Açın
    Henüz bir yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun
    BERİL GÜNAYDIN henüz özgeçmişini yazmamış
    © 2024 BinYaprak. Tüm Hakları Saklıdır.
    Bir TurkishWIN girişimidir.