Avukat Didem Kalaycıoğlu Birol Perspektifinden Hukuk

    Avukat Didem Kalaycıoğlu Birol Perspektifinden Hukuk Avukat Didem Kalaycıoğlu Birol

     Hukuk patikamızdan sizlere ilham olabilecek bir röportaj ile geldik. Turkcell İletişim Hizmetleri A.Ş.'de Kişisel Veri ve Rekabet Hukuku Birimi Müdürü olan Didem Kalaycıoğlu Birol ile gerçekleştirdiğimiz röportajı sakın kaçırmayın. Keyifli okumalar!

    1) Merhaba, sizi tanıyabilir miyiz?

    Merhaba, Ben Didem Kalaycıoğlu Birol. Turkcell İletişim Hizmetleri A.Ş.'de Kişisel Veri ve Rekabet Hukuku Birimi Müdürüyüm.

    Mesleki eğitimimi İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde tamamladım. Hukuk fakültesine gitmek için ilhamım dedemdi. Ankara Hukuk mezunu olan dedem ben küçücükken bile beni dizine oturtup duruşmalarını anlatırdı. İdolüm olan dedemin yolundan gittim ve hukuk okudum. Ardından Galatasaray Üniversitesi'nde Ekonomi Hukuku alanında yüksek lisansımı tamamladım.

    2004 yılından bu yana İstanbul Barosuna kayıtlıyım. Doğuş Holding Turizm Grubu'nda Ticaret Hukuku, Toplu ve Bireysel İş Hukuku, Rekabet Hukuku alanlarında uzman avukat olarak çalıştıktan sonra, Türkiye'nin lider mobil elektronik haberleşme şirketinde çalışmaya başladım. Elektronik Haberleşme Hukuku ve Rekabet Hukuku alanlarında uzmanlaştığım Sektörel Hukuk Danışmanlığı Birim Müdürü görevinden sonra Kişisel Veri ve Rekabet Hukuku Müdürü olarak atandım. Aynı zamanda DPO (Data ProtectionOfficer) olarak görev alıyorum. Son dönemde çalışmalarım özellikle kişisel verilerin korunması mevzuatı çerçevesinde yoğunlaşmış olup konunun hukuki ve sosyolojik boyutları kapsamında çalışmalarını sürdürüyorum.

    Aynı zamanda Turkishwin mentorluk programı kapsamında hukuk okuyan ya da hukuk fakültesinden yeni mezun olmuş kadın meslektaşlarıma mentorluk yapıyorum.

     2) Mesleğiniz ve kariyer yolculuğunuz açısından değerlendirdiğinizde yüksek lisans yapmanın sizin için faydaları neler oldu?

    Lisans eğitimi gerek araştırma gerekse uygulama açısından gerekli yeterliği, deneyimi ve derinlemesine bilgiyi kazandırmakta yeterli olmayabiliyor. Bu açıdan kişinin bitirdiği alanda yüksek lisans yapmasının kendi alanına daha hakim olmasına yardımcı olduğunu, bilgi birikimlerine yenilerini ekleyip derinleşme imkanı tanıdığını düşünüyorum.

    Bu yüzden de iyi ki yüksek lisans yapmışım diyorum. Bununla beraber yüksek lisansı, lisans mezuniyetimin hemen akabinde yapmadım. Bir süre çalıştıktan ve profesyonel hayatı deneyimledikten sonra yüksek lisansa başladım. Bu sayede işin pratiğini de deneyimlemiş biri gözüyle tekrar öğrenci olmak, yani pratikle teoriyi birleştirmek mesleki gelişimime katkı sağladı.

    Okumayı, mevcut bilgilerimin üstüne yenileri katmayı çok seven bir insanım. Bu nedenle yüksek lisans mesleki gelişimime katkı sağlamanın yanında ayrıca motivasyonumu da diri tutmama fayda sağladı. Hatta bir yüksek lisans daha yapmayı istiyorum. 😊İş yoğunluğum nedeniyle yüksek lisansa tekrar vakit bulamasam da ilgimi çeken konularda çeşitli sertifika/eğitim programlarına katılıyorum sıklıkla. Öğrenmek ömür boyu süren keyifli bir serüven benim için. 

    3) Inhouse avukatlıkta görev ve sorumluluklar, 'mutlaka olmalı' dediğiniz mesleki beceriler, sosyal yetenekler neler?

    Öncelikle inhouse da olsa hukuk bürosunda da çalışsa iyi bir avukatın hukuk nosyonu çok sağlam, araştırmacı ve analitik düşünme becerisine sahip biri olmasının elzem olduğunu düşünüyorum.

    Bununla beraber bir hukukçunun iletişim becerilerinin, ikna kabiliyetinin, insan ilişkilerinin çok güçlü olması gerektiğini, çözüm odaklı yaklaşıma ve çatışmaları yönetme becerisine sahip olması gerektiğini düşünüyorum.

    Inhouse avukat, danışmanlık verdiği kurumun bir parçası olduğu için kurum kültürüne, organizasyon yapısına, şirket içi operasyon ve süreçlere son derece hakim oluyor. Bunun neticesinde inhouse avukatın verdiği hukuki desteğin kurumun doğrudan ihtiyaçlarına yönelik olduğunu ve bunun kurumlara önemli bir katkı sağladığını düşünüyorum.

    Özellikle dinamik bir kurumda çalışıyorsanız, hem sektörü hem şirket içi işleyişi çok iyi bilmek, çoğu noktada proaktif davranarak riskleri önleme yaklaşımıyla çalışmak çok önemli.

    Örneğin satış ekibinin bir sürecine hukuki görüş verirken, katı bir hukukçu bakış açısıyla olur/olmaz şeklinde bir cevap vermek değil, kurumu hukuken riske sokmadan ama satış ekiplerinin hedefini ve beklentisini anlayarak, varmak istedikleri noktaya gitmeleri için belki de alternatif yollar da önererek işlerini yapabilmeleri sağlamak çok önemli. Bir süre sonra bu dengeyi gözetecek yetiyi kazanıyorsunuz.

    Bizler hukuk fakültelerinde belli bir formasyona tabi tutuluyoruz. Bunun doğal bir sonucu olarak her konuya evvela hukukçu formasyonuyla bakıyoruz. Bu biraz katı olabiliyor 😊 Ancak zamanla hukukçu bakış açısını koruyarak ve aynı zamanda şirketin ilgili ekiplerinin ihtiyaç ve bakış açılarını da anlayarak ve özümseyerek, gerektiğinde satış, insan kaynakları, IT (bilgi sistemleri) bakış açısından bakarak şirketin total faydasına yaklaşım geliştirme becerisi kazanıyorsunuz.

    Inhouse avukatın olmazsa olmaz becerisinin bu olduğunu düşünüyorum. 

    4) Covid-19 sürecinde avukatlık yapmak sizin için nasıl bir deneyimdi? Post-Corona döneminin hukuk dünyasına etkilerinin neler olabileceğini düşünüyorsunuz?

    Bu süreç hepimiz için bilinmezlerle ve kaygıyla dolu bir süreçti. Ama her kriz döneminde olduğu gibi bu dönemde de kayıpların yanında kazanımlar da olduğunu düşünüyorum. İster istemez çoğu şirket/kurum uzaktan çalışmayı deneyimledi. Bu kendi adıma normal şartlarda çok yakın çalıştığım ekibimden ve şirket içi diğer ekiplerden uzak çalışma konusunda bir adaptasyon süreci gerektirdi. Ancak zorda kalınca insanın her konuya çözüm bulabildiğini bir kere daha deneyimlemiş olduk. Ekibimle sık sık görüntülü toplantılar yaparak, gün içinde sürekli konuşarak/yazışarak, motivasyonumuz düştüğünde birbirimize destek olarak, ara ara iş için değil, sırf bir araya gelip sohbet edebilmek için görüntülü kahve molaları yaparak bu sürece adapte olduk.

    Bu süreçte şirket içi danışmanlık verdiğimiz ekiplerle de yazılı iletişimle ve görüntülü toplantılar yaparak aynı tempoda çalışmaya devam ettik.

    Bu dönemin kalıcı etkilerinin olacağını ve corona sonrasında da çoğu şirketin uzaktan çalışma düzenini sürdüreceğini ya da haftanın birkaç günü evde birkaç günü şirkette çalışacak şekilde hibrit çalışma düzenlerine geçeceğini düşünüyorum.

    5) Uzmanlık alanlarınız kişisel veriler ve rekabet hukuku oldukça güncel ve iç hatları ile gelişimi görece yeni alanlar, siz bu alanlarda güncel gelişmeleri nasıl takip ediyorsunuz? Çalışmalarınızda disiplinler arası ve uluslararası kararlardan veya gelişmelerden de yararlanıyor musunuz?

    Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ülkemizde çok yeni bir kanun. 2016'da yürürlüğe girdi ve ülke genelinde bu konuda oturmuş bir kültür yok çoğu kurumda.

    Mehaz alınan AB mevzuatı açısından baktığımızda Avrupa Veri Koruma Tüzüğü (GDPR) da oldukça yeni. Ancak Avrupa Birliği'nin bu konuda 20 yılı aşkın bir deneyimi söz konusu. Bu nedenle yerel düzenlemeler ve KVKK'nın rehber dökümanlarının yanı sıra AB düzenlemeleri ve uygulamaları da takip ettiğimiz en önemli kaynaklardır diyebilirim.

    Ekibimle yaklaşımımız hem GDPR öncesi hem GDPR sonrası gelişmeleri, idari otorite kararlarını takip etmek yönünde. Ayrıca farklı bakış açılarını kazanmak ve yorumlama kapasitemizi zenginleştirmek adına European Data Protection Supervisor ve European Data Protection Board'un yayınladığı raporları, kılavuzları ve İngiliz Veri Koruma Otoritesinin sitesinde yayınlanan kılavuz/duyuruları çok faydalı buluyoruz ve takip ediyoruz.

    Rekabet Hukuku ise kişisel verilerin korunması mevzuatına göre ülkemizde nispeten yerleşmiş bir alan olmakla birlikte çok dinamik olması nedeniyle bu alanda da güncel gelişmeleri sıkı takip etmek elzem. Bu sebeple evvela Türk Rekabet Kurumu kararlarını, bunun yanı sıra AB rekabet otoritelerinin kararlarını, AB komisyonunun rekabette dijitalleşme raporu vb. çalışmalarını da oldukça yakından takip ediyoruz.

     6) Kariyer yolculuğunuzda nereden ve nasıl ilham alıyorsunuz? Nasıl motive oluyorsunuz?

    Yenilik ve sürekli öğrenme beni hep motive tutan şeyler. Yeni okuduğum her bilgi, deneyimlediğim her yeni tecrübe bana ilham veriyor diyebilirim. Bu anlamda durağan bir alanda çalışamazdım sanırım.

    Bununla beraber bildiklerimi aktarmak da beni çok mutlu ediyor. Alanımla ilgili olarak şirket içi farkındalık eğitimleri veriyorum ve eğitim vermekten çok keyif alıyorum, beni besleyen alanlardan biri bu. Bunun beni besleyen bir alan olduğunu fark ettikten sonra madem eğitim veriyorum bunun da eğitimini almalıyım diye düşünüp Marmara Üniversitesi'nin "Eğitmen Eğitimi" sertifika programını tamamladım. Öğrenmek kadar, bildiklerimi aktarmak da motivasyonumu ve ilhamı sağlayan bir aktivite benim için.

    7) Öğrencilik dönemine yeniden dönebilseydiniz neyi daha farklı yapardınız? Bugünün hukuk dünyasında gençleri farklı kılacak nitelikler, öne çıkaracak adımlar neler olabilir?

    O döneme dönebilsem mutlaka yurtdışında bir öğrenci değişim programına giderdim. Yurtdışı deneyimin insana çok önemeli katkıları olduğunu ve bakış açılarını genişlettiğini düşünüyorum.

    Bugünün dünyasında eğitimi devam eden arkadaşlarıma İngilizceyi mutlaka ama mutlaka çok iyi seviyede öğrenmelerini, sadece kendi alanlarında iyi olmaya odaklanarak değil, farklı disiplinlerden de haberdar olacak şekilde çalışmalarını ve hep bir adım bile olsa daha iyiye gidecek şekilde ilerlemeyi hedeflemelerini öneririm. 

     

    Yorum

    Zaten Hesabınız Varsa Buradan Oturum Açın
    Henüz bir yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun
    © 2024 BinYaprak. Tüm Hakları Saklıdır.
    Bir TurkishWIN girişimidir.